Herkese mutlu mu mutlu bir sevgililer günü dileyerek başlıyorum bugünkü yazıma. Bu sene size güzel sevgililer günü kurabiyeleri yapamadım ama niyetim seneye kendimi ziyadesiyle affettirmek olacak. Kendimi burdayken gerçekten günlük yazar gibi hissediyorum, arkamdan fazla gülmeyin =)
Bugün konumuz Sydney : )
Ne yalan söyleyeyim, pek sevdim burayı. Medeniyete, adalete ve günlük yaşamda insanların birbirine saygı göstermesine aç ve hasret olan ben; burada hem insanlık, hem kibarlık bir de üstüne tropik bir ortam bulunca fazla sevdim. Kal deseler inanın kalabilirim… Avrupa’dan çok farklı, daha stressiz, dünyanın diğer ucunda yaşıyor olmanın rahatlığı var sanki insanların üzerinde. Örneğin otobüsten inerken neredeyse herkes sürücüye teşekkür ediyor, kasada, cafede herkes hatır soruyor.
Bugün fotoğrafını çektiğim ama bu yazıya yerleştirme fırsatım olmayan bir papağanla tanıştım. Amsterdam’da ördek arkadaşım vardı burda da papağan var, ismi Kazım =) Ben balkondayken kendisi karşı ağaçtaydı tam koşup makinemi alayım derken, bulunduğum balkona geldi. Kazım kocaman beyaz, kafasında dik sarı tüyleri olan bir papağan. Ben hayatımda çok nadir bu kadar heyecanlanıp mutlu olduğumu bilirim. Gitmesin korkmasın diye kaplumbağa hızıyla hareket ettim. 5-10 dakika yanımda kaldı, müsli ile besledim, sonra yanıma yaklaşmaya başladı. Elimden müsli almaya yeltendi, korktum =)
İlk fotoğraf bana ait değil, sevgililer günü için buldum =) (kaynak). Son fotoğraf ise bakery turumdaki 2.durak “The Cupcake Bakery”‘ye ait. Pek sevmedim cupcake’leri. Fazla suni ve yağlılardı.
Bundan sonraki yazıda görüşmek üzere.
Zeynep
Üye Ol, Yeni Yazılarımızı Kaçırma !
Üye olun, yeni yazılarımız düzenli olarak Email adresinize gönderilsin.